STORYLİNE YÖNTEMİ’NİN FELSEFESİ

  Her şeyden önce, bir STORYLİNE YÖNTEMİ süreci, iyi yazılmış aşamalı (sıralı) bir öyküdür (tema). Bir öyküde temel öğeler; dekor (mekan), karakterler ve plandır ki bunların hepsi STORYLİNE YÖNTEMİ’NDE belirlenmiştir. Öğrenciler de öğretmen de süreci sahiplenirler çünkü öyküyü geliştirmek için beraber çalışmaktadırlar. Öykü daima bir anahtar soru ile başlar. Bu soru öğrencileri işbirliğine yönlendirerek dersi işlemeyi sağlar. Bu STORYLİNE YÖNTEMİ ve tematik yaklaşım arasındaki temel farktır. Bunu şu şekilde de özetleyebiliriz: “STORYLİNE YÖNTEMİ, öğrencilerin kendi kuramsal modellerini oluşturmasıyla başlar”. Hayal gücünün rolü oldukça önemlidir. Çünkü öğrenciler, süreç başlangıcında, kendi hayal güçleriyle eksiklerini kapatırlar. Hayal gücünün ve önceki bilgilerin birlikte kullanımı öğrenciler için güçlü bir güdüleyici ve kontrolü sağlamakta etkendir. Önceki bilgilerini kullanmaya başlayan öğrenci, kendi sorularını oluşturmaya başlar ve ne bilip ne bilmediğini, ne öğrenmesi gerektiğini görmeye başlar ki böylece eksiklerini tamamlayabilsin. Bu sorular sürecin geleceği için temel oluşturmaktadır.

  STORYLİNE YÖNTEMİ süreci bir dizi bölümlerden oluşur. İlk bölüm genellikle bir anahtar soruyla başlar. Böylece öğrenciler süreç için temel oluşturacak yapıları düşünmüş olurlar. Beyin fırtınası ve tartışmalarla yapıyı kurmaya başlarlar. Öğrenciler ortak düşünceleriyle bir yapıyı kurmaya başlayınca, öykü kendiliğinden hayata geçmeye başlar. Yapıyı oluşturmadaki temel güç, düşüncelerin öğrencilere ait ve ortak kararları olmasında yatmaktadır. Resmedilen veya yazılan düşünce ürünleri, sınıf duvarına asılır (Harkness; Akt. Creswell 1997:7).

 Steve Bell ile yapılan görüşmelerde, öğrencilerle yeni bir yaklaşımla çalışmaya başlarken bazı zorluklarla karşılaşılabileceğini belirtmiştir. Bell (2003) şöyle demektedir: STORYLİNE YÖNTEMİ, öğrencilerin var olan zengin bilgi hazinelerine yoğunlaşmaktadır. Öğrencilere bir şeyler bilmekte oldukları düşüncesiyle yaklaşır. Anahtar sorularla var olan bilgilerini açığa çıkartır ve başlangıç için bir çıkış noktası oluşturulur. Bu da öğrencileri gerçek ve değerli bilgilerini öğrenmede cesaretlendirmektedir. İlk uygulamada öğrenciler kendi tahminleri sorulduğunda zihinleri karışabilir ancak bu, onlara belirli bir şeyi düşünmelerinin söylenmesinden daha iyidir. Bu son derece normaldir ve moral bozucu olmamalıdır.

 İyi öğrenme daima, bilgi ve becerilerle ilgilidir ancak STORYLİNE YÖNTEMİ, tutumlar ve duygularla ilgilenir. Çocuklar, kendilerini, öğretmenin oluşturduğu hikayedeki karakterlerle özdeşleştirirler ve bu yolla öğrenme sürecini sahiplenirler (Bell 2003).

Bir Yöntem mi?

Bir Strateji mi?

Yoksa Bir Felsefe midir?

 Sallie Coverly Harkness ve arkadaşı Kathy Fifield uzun yıllar STORYLİNE YÖNTEMİ hakkında bir kitap yazmayı düşünmüşlerdir. Ancak her defasında aynı neticeye varmışlar ve düşüncelerini şu şekilde açıklamaktadırlar: STORYLİNE YÖNTEMİ bir kitapta anlatılabilecek bir şey değildir. Onu anlayabilmek için uygulanmalıdır. Şu bir gerçektir ki, STORYLİNE YÖNTEMİ’Nİ kuramsal olarak hangi çerçeve içerisine koyacağımız konusunda çok zorlandık. Acaba bu bir yöntem mi, strateji mi yoksa bir felsefe mi? Uygulamalarımızın sonucunda mantığa aykırı gibi görünen bir sonuca vardık: “evet, hepsi”. Çünkü birbirine karşı görünen kavramları bir arada barındırmaktaydı. STORYLİNE YÖNTEMİ bir yöntem olabilirdi çünkü; öğrencilerle çalışmak için bir yoldu. İzlenmesi gereken prensipler ve uygulanması gereken teknikler vardı. STORYLİNE YÖNTEMİ aynı zamanda bir stratejiydi. Çünkü; yetişeği bütünlemek için anlamlı bir yapı sağlıyordu. Aynı zamanda bir felsefeydi. Çünkü; öğrenme sürecine bir bakış açısıydı. Çocuklar hakkında düşünmek için bir yoldu (Harkness; Akt. Creswell 1997:5).

<< geri

© Copyright  Storyline Türkiye.